Günümüzde veganlık neredeyse trend halini aldı ve vegan olmak sanki biraz da moda oldu gibi .
Şikayet mi ediyorum bu durumdan ? Tabii ki hayır. Ne kadar çok kişi farkındalık sağlar ve yaşam tarzını yavaş yavaş değiştirmeye başlarsa dünyamız için o kadar güzel sonuçları olacağını ümit ediyorum.
Vegan kelimesi çoğu kişi tarafından bilinmiyor , vejetaryen kelime olarak çok daha yaygın ve duyulmuş ; ama veganım dediğinizde bu kelimenin ne anlam ifade ettiğini bilmeyen çok kişi ile karşılaşıyorum. Vegan yaşam tarzını benimseyen bir kişinin hayvansal ürünün hiçbir çeşitini tüketmeyen kişi olduğunu ifade edince genellikle önce bir şaşkınlık ardından da birtakım sorular geliyor.
Eminim vegan olan herkese şu cümleler fazlasıyla tanıdık gelecektir. 🙂
“Et hiç mi yemiyorsun? ” , ” Tavuk da mı yemiyorsun ” , ” Balık yiyorsundur ama ” , ” Köfte de mi yemiyorsun? ” , “Proteini nereden alıyorsun?” , “Kalsiyum ? ” , ” Et yemeden nasıl duruyorsun ? ” , ” Peynir , yoğurt , süt ?” …
En sık dile getirilen geyik argümanı olarak da ” ama bitkilerin de canı var , onlara yazık değil mi ? var .
Vegan olmak zor mu?
Aslında vegan olmak öyle sanıldığı kadar zor değil ; aksine çok ama çok kolay ! Zor olan alışkanlıklardan vazgeçmek . Yıllardır alışılmış bir damak tadı oluyor. Yemek yeme alışkanlıkları oluyor. Eeee bizim mutfağımızı da düşünürsek mantı , sarma , dolma , karnıyarık… İşte zor olan beynimize kodladığımız damak tadından vazgeçebilmek.
Benim veganlığa uzanan yaşam tarzı değişikliğim 2008 yılından itibaren yavaş yavaş başladı. Hayvanları her zaman çok sevmişimdir ; ama tam 29 yıl hayvansal beslendim desem. Üstelik yediğim iskender kebapların , adanaların sayısını ne siz sorun ne ben söyleyeyim.Peyniri çok seven birisi olarak kahvaltıda neredeyse yarım kalıp da tüketiyordum. Yoğurt yemeye bayılıyordum. Yani , vegan olan hemen hemen herkes öncesinde hayvansal gıda ” muhtemelen bolca ” tüketiyordu.
Nasıl vegan oldum?
Evde muhabbet kuşlarımın olduğu bir dönem , istemediğim halde Tika adında beyaz bir yavru kedim oldu , pet shoptan alınan üstelik ! Tika ile olan bağım sayesinde hayvanlara karşı farkındalığım hızla arttı. Tika ‘ nın benimle birlikte yaşamaya başlamasıyla sokaktaki kedilere karşı da benzer duyguları hissetmeye başladım .Sokaktakilerin de Tika’mdan hiçbir farkları yoktu ki ?!

Derken sokaktakiler kedilere bakmaya , beslemeye başladım.Kedilerden sonra köpeklerin de aynı şekilde bizlerin yardımına ihtiyaç duyduğunu fark ettim. Hayvanlar konusunda aktivist birçok eyleme katıldım. Şu an fazla zaman ayıramadığım Facebook ‘da HAYVANLARA YAŞAM HAKKI sayfasını kurdum. Derken , derken … İnternette kürk yapımı videoları izlemeye , mezbaha görüntülerine bakmaya , et – süt ve yumurta endüstrisinin nasıl işlediğine dair araştırmalar yapmaya başladım. Araştırdıkça öğrendim , öğrendikçe hayvanları yemek istemediğime karar verdim. Bu konuda öğrendiklerim de başka bir yazının konusu olsun.
Önce kırmızı eti bıraktım , ardından tavuk ve sonrasında da balık yemeyi kestim ve yaklaşık 5 yıl vejetaryen beslendim.Artık ölmüş olan hiçbir hayvanı yemediğim için içim rahattı ; ama işin aslı öyle değilmiş ! Gördüklerim , öğrendiklerim süt , yumurta endüstrisinin de pek masum olmadığı yönündeydi ve 2013 yılında vegan olmaya karar verdim. Sağlık açısından değil , etik yönüyle vegan yaşamı tercih ettim. Bu yüzden benim için adapte olmak kolay oldu diyebilirim . İnsan ilk başlarda ne yiyeceğini şaşırıyor ; ama alışma dönemini geçirdikten sonra her şey daha kolay oluyor.