Veganlık ve vegan olmak hakkında insanların sıklıkla sorduğu sorulara cevap vermeye çalıştık.
Sizce et yiyen bireyler ile yemeyen bireylerin beyin fonksiyonları arasında herhangi bir farklılık var mı ?
Vegan beslenmek tüm metabolizmamızı etkilediği gibi beyin fonksiyonlarımızı da etkiliyor tabi ki. Veganların mutluluk hormonu dediğimiz serotonini daha fazla salgıladığını biliyoruz. Tabi gıdalardan alınan kolesterol ve yağ da düşük olduğu için beyin damarlarında daralmalar da olmayacaktır. Tansiyon ve şeker hastalığının az görülmesi de beyin fonksiyonlarını koruyucu etkileridir. Yayınlanan yeni bir araştırmaya göre de vegan ve vejetaryenlerin başkalarının çektiği acılara karşı empati yapabilme yeteneklerinin daha iyi olduğu gösterilmiş. Çok hoşuma gitti bu bilgi, her şey bir yana vicdanlı olmak ve empati yapabilmek önemli bir erdemdir.
İnsanların sağlıklı ve uzun bir hayat yaşamaları için hayvansal proteinlere ihtiyaçları var mı?
Maalesef “hayvansal proteinin gerekliliği” konusu endüstrinin bir dayatmacasıdır. Kimse size ne kadar vitamin, lif veya mineral aldığınızı sormaz. Ama sürekli proteini nereden alıyorsun sorusuyla karşı karşıya kalırsınız. Nitekim 2018 yılında yayınlanan büyük bir çalışmada insanları aldıkları karbonhidrat miktarına göre kıyaslamışlar ve düşük karbonhidrat, yüksek protein ve yüksek yağ tüketen insanların ölüm oranlarını daha yüksek bulmuşlar. Aynı şekilde insanlarda sanki hayvansal protein tüketilmeden spor yapılamaz, kas gelişimi sağlanamaz algısı da yaratılmış. Ancak hem bitkisel beslenip hem profesyonel vücut geliştiricisi olan çok meşhur sporcular var. Teniste dünya 1 numarası Novak Djokovic, F1 pilotu Lewis Hamilton, dünyanın en güçlü insanı olarak bilinen Patrik Baboumian vegan sporculardır.
İnsanlar etçil mi ya da otçul mudur ?

Bu soruyu duyan insanların ilk aklına gelen genelde köpek dişlerimiz oluyor. Köpek dişlerimiz var o halde etçiliz. Öncelikle bu konuya açıklık getireyim. Gorillerin kocaman köpek dişleri olmasına rağmen goriller bitkisel beslenirler. O yüzden minik köpek dişlerimizin varlığı bizi etçil yapmıyor. İkincisi 4-5 yaşında bir çocuğu tavşan ve elma ile bir odaya koyalım. Sizce hangisini yiyecektir? Tavşanı yemeyeceğine eminim. Öte yandan bazı bilim adamları “eski insanların kalorilerinin %75’ini et oluşturuyor” derken bazıları “kalorinin %95’inin toplayıcılıktan ve böceklerden” geldiğini söylüyor. Bunun için genetiğimizin %99’unun aynı olduğu şempanzelere bakalım. Kalorilerinin çoğunluğunu meyvelerden alıyorlar, keza bonobolar da aynı şekilde. İnsan anatomisine baktığımız zaman da otçul özellikler gösterdiğimizi söyleyebiliriz. Alt çenemizi sağa sola oynatabilmemiz otçul özelliğidir, su içme şeklimiz, terlememiz, çenemizin açılma açısı, tükürüğümüzde nişastayı sindirebilmek için binlerce enzim bulunması aklıma gelen örneklerden yalnızca birkaçı. Yani vegan olmak doğamıza aykırı değil.
Bitkilerin de protein içerdiğini biliyoruz. Hayvansal protein ile bitkisel protein arasında ne gibi farklılıklar var? ( Ya da bir farklılık var mı ? )
Proteinler basitçe aminoasitlerin birbirleriyle yan yana gelerek oluşturdukları yapıdır. Hayvansal ürünlerden alınan proteinler de bitkilerden alınan proteinler de midemizde parçalanarak aminoasitlere indirgenir. Totalde 22 aminoasit vardır. 9 tanesi esansiyel aminoasittir. Bunları vücudumuzda sentezleyemeyiz ve dışarıdan almamız gerekir. İster hayvanlardan alın isterseniz bitkilerden, aldığınız proteinler sonunda o 22 tane aminoasite dönüşecektir. Yanlış bilinen bir kanı ise “bitkilerde esansiyel aminoasitler yoktur” düşüncesidir. Aslında bizler gibi hayvanlar da bu aminoasitleri sentezleyemezler. Onların da aldıkları yer bitkilerdir. Çünkü bitkiler azotu işleyebilirler ve aminoasit sentezleyebilirler. Bütün aminoasitleri bitkilerden fazlasıyla alabilirsiniz. Burada esas endişelenmemiz gereken hayvansal ürünlerde çokça bulunan l-karnitindir. L-karnitin, trimetilamin-N-oksid (TMAO) denen bir maddeye dönüşerek, kalp krizine ve rektum kanserine yol açtığı gerçeğidir. Veganlar hayvansal ürün tüketmedikleri için diyetlerinde karnitin azdır dahası bağırsaklarında bu maddeyi toksik hale dönüştüren bakterilerden de yoktur.
Hayvan eti yemek insanların sindirim sistemine uygun mudur?
Ağızdan bağırsaklarımıza kadar tüm sindirim sistemimiz etçillerinkinden farklıdır. Dişlerimiz, çenemizin açılma şekli, mide asiditemizin etçiller kadar fazla olmaması… Etçillerin mideleri (protein sindirim yeridir) tüm sindirim sisteminin %60-70’ini oluştururken insanda bu %20’dir. Etçillerde bağırsaklar kısadır. Kolonumuzun esnemesinden, çene yapımıza kadar otçul özellikler gösteriyoruz.
Çoğumuzun düşündüğü gibi sağlıklı bir kemik yapısına sahip olmanın yolu inek sütü içmekten mi geçer? Veganların kemikleri güçsüz müdür?
Yine bizi yıllardır kandırdıkları bir diğer nokta. Süt içmek tam tersi kemik kırıklarını artırır. Bununla ilgili yapılmış çok büyük çalışmalar var. Ne kadar süt tüketirseniz o kadar kemik kırıklarınız artar. Zaten dünyada süt tüketiminde birinci sırada olan ülke, kemik kırıklarında da birinci sıradadır. Tüketimde ikinci olan ülke, kırıklarda da ikincidir. Liste bu şekilde uzuyor. Araştırmacılar sütün içerisindeki galaktozun vücuttaki oksidasyonu arttırdığını, hücrelerin yaşam döngüsünü kısalttığını söylüyorlar. İnsanlarda 4. yaşa kadar anne sütünü sindirebilmeyi sağlayan laktaz enzimi varken bu enzim 4 yaşından sonra insanların çoğunda olmaz. Bu oran toplumdan topluma değişir. Bu yüzden insanların süt içtikten sonra hazımsızlık, şişkinlik gibi şikayetleri olur. Tabi endüstri bunun da çaresine baktı ve fizyolojimize uygun olmayan inek sütünün içinden laktozu çıkartarak o çok sağlıklı olarak nitelendirdikleri sütü daha çok insanın içmesini sağladılar. Ayrıca süt yalnızca kemik kırıklarını değil aynı zamanda kadınlarda meme kanseri riskini de artırır (2). Vegan olmak kemik sağlığınız için endişelerinizi ortadan kaldırır.
Yumurta tüketimi hakkında birçok şey duyuyoruz. Sizce yumurta beslenmemiz açısından önemli bir gıda mıdır?
Yumurta yüksek protein içeriği nedeniyle ön plana çıkartılıyor. Proteine bu kadar saplantılı olmamız içerdiği yüksek kolesterol ve yağı görmezden gelmemize neden oluyor. Yüksek kolesterolün ateroskleroza yol açtığını, kalp krizini arttırdığını biliyoruz. Yayınlanan bir meta-analize göre de yumurta tüketimi ve şeker hastalığı arasında ilişki de mevcut. Yumurta yine salmonella dediğimiz enfeksiyon hastalığı için de bir kaynaktır.
Vegan bireylerin B12 takviyesi almaları sağlıklı mı?

Öncelikle hayvansal ürünlerden alınan b12 vitamini hayvanlar tarafından sentezlenmiyor. B12 vitaminini sentezleyenler bağırsak bakterileridir. Hepimiz b12 vitaminini bağırsaklarımızda sentezliyoruz ancak emilim yeri sentez yerinden daha yukarıda olduğu için b12 vitamininden yararlanamadan atıyoruz. B12 vitamini en çok toprakta bulunur. Hayvanların topraktan aldıkları b12 vitaminini insanlar dolaylı yoldan vücutlarına alırlar. Kaldı ki bugün hayvancılıkta b12 iğneleri hayvanlara yapılıyor, insanlar da b12 vitaminini “doğal” yollardan aldıklarını düşünüyorlar. Veganlarda b12 eksikliği ile ilgili çalışmalar mevcut. Mesela yapılan bir araştırmada Hindistan’da ve İngiltere’de yaşayan Hintliler incelenmiş. İngiltere’de yaşayanların Hindistan’da yaşayanlara göre düşük b12 seviyeleri olduğu görülmüş. Sebebi? Aşırı hijyen. Mevcut sistemde toprakla çok içli dışlı olamayacağımız ve aldıklarımızı bolca yıkamadan yiyemeyeceğimiz için veganların b12 vitamini alması iyi olur. Ancak hiç almayan ve yıllardır normal b12 seviyeleri olan tanıdıklarım da var.