Hücre kültüründen elde edilen ve bir bilim insanı tarafından laboratuvarda yetiştirilen etleri satın alıp pişirebildiğinizi hayal edin.
Bu artık çok da uzak değil. Peki vegan beslenenler yapay ete nasıl bakıyor? Ya et yiyenler?
Yapay et; yakın gelecekte hayatlarımızda çok daha fazla konuşulacak bir kavram haline gelecek. Laboratuvarda üretilen etler ile neler değişecek? Yapay etleri irdeledik ve haberimizin sonunda vegan, vejetaryen ve et tüketen kişilerin görüşlerine yer verdik.
Bilim insanları, hayvanlardan alınan hücreler ile laboratuvar ortamında et üretmeye çalışıyor. Bunun ise birden fazla nedeni var. Birincisi dünya genelinde tatlı su kaynaklarının büyük bir kısmının hayvancılık için kullanılıyor olması. Bir kilogram kırmızı et üretilirken 15 bin 455 litre su harcanıyor. Bu da dünyada hayvancılığın su kaynaklarına ne denli zarar verdiğini ortaya koyuyor. Beslenme uzmanları, hayvancılık endüstrisinin iklim krizinde rol oynadığını, laboratuvar etlerininse daha sürdürülebilir olduğunu söylüyor.
Laboratuvar ortamında et üretilmesinin diğer bir nedeni ise maliyeti geleneksel etin altına düşürerek tüketicinin satın alabileceği hale getirmek.
Gelelim son nedene; daha fazla hayvanın öldürülmesinin önüne geçmek. ‘Hücresel tarım’ adı verilen bu yöntem
ile hayvanlar öldürülmeden et üretmek mümkün hale geliyor.
Hücresel tarım nedir?
Birkaç hayvan hücresi kullanılarak laboratuvarda yetiştirilen et türüne hücresel tarım deniyor ve kültürlü et olarak da adlandırılıyor. Bu etler için canlı bir hayvandan biyopsi ile hücreler alınıyor. Bu hücreler daha sonra laboratuvar ortamında gerçek etle aynı besin özelliklerine, görünüşe ve lezzete sahip bir malzemeye dönüştürülüyor. Hücrelerin bir çeşit mayalandırma yöntemi ile çoğaltılarak elde edilen et ise kıyma formunda oluyor.
Gerçek et tadına ve dokusuna sahip olan bu etlerin en önemli özelliği yukarıda da belirttiğimiz gibi geleneksel kesim tekniğinden uzak olması. Hücreler tarım, sağlık uzmanlarının besin içeriğini kontrol edebilmesi imkanını da sunuyor. Uzmanların besin içeriğini kontrol edebilmesi, ticari hayvancılıkta sıklıkla kullanılan antibiyotiklerin önüne geçiyor ve et yetiştiriciliğinin daha sürdürülebilir olduğu anlamına geliyor.
Önümüzdeki 10 yılda raflarda yerini alacak
Bilim insanları laboratuvar etlerini daha lezzetli, uygun fiyatlı ve kabul edilebilir hale getirme konusunda çalışmalar yürütüyor. Yeni Güney Galler Üniversitesi Kimya Mühendisliği Fakültesi’nden Profesör Johannes le Coutre, “Önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde süpermarketlerde büyük miktarda ekili et asılı olacağını tahmin ediyoruz. Üzerinde çalıştığımız şey yalnızca bilimsel ve ticari açıdan değil, etik açısından da heyecan verici. Çünkü gıdayla ilişkimizi değiştirecek” diyor. Öte yandan bilim insanları bu teknolojiyi etten sonra süt ürünleri ve deniz ürünleri gibi başka endüstrilerde de kullanmayı hedefliyor.
Karşıt görüşler de var
Profesör Johannes le Coutre’ın “Bu etleri 5-10 yıl içinde raflarda göreceğiz” tezinin tersini savunan bilim insanları da mevcut. Avustralyalı beslenme uzmanlarının üye olduğu en üst devlet organı Dietitians Australia’dan Dr. Alan Barclay, laboratuvar ortamında et üretimine başka bir açıdan bakıyor ve bu yapay etlerin daha besleyici olacağı konusunu kanıtlamanın şu anda neredeyse imkansız olduğunu söylüyor. Barclay’e göre yapay etin içindeki besin maddelerinin insan vücudunda dolaşıma girip girmeyeceği ve aktif bir etki yapıp yapmayacağı konusu hala belirsiz. Bu sebeple “Önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde süpermarketlerde büyük miktarda yapay et bulunacağını tahmin etmiyorum” diyor.