İnsan, yaşadıklarıyla gelişen, değişen ve öğrenen bir varlık. Öğrendiklerini kullanma ve değerlendirme şekli ise içinde bulunduğu çevreye, aileye, ülkeye ve çoğu zaman da kendi kişilik özelliklerine göre değişiklik gösteriyor. Bu bakımdan öğrendiklerini hem iyi niyetle hem de kötü niyetle değerlendirebilir ve bir takım sonuçlara varabilir. Her halükarda, bir şekilde kendine çıkar sağlamanın asıl amacı olduğu ise ortada.
Dünya, özellikle çevresel koşullar ve iklim değişiklikleri ile uzun yıllardır savaşıyor. Gerek ülkeler, gerekse ülkelerden ve kıtalardan bağımsız hareket ederek tüm dünyada olan biteni gözler önüne sermeyi görev edinmiş kuruluşlar, bu meseleleri sıkça gündeme getiriyor. Peki ne değişiyor? Dünyanın her yerinde eylemler, seminerler, konuşmalar yapılıyor.
Dünyanın içinde bulunduğu ve sürüklendiği zor ve sıkıntılı koşullar, bilgi çağında olmamızın da katkısıyla dört bir yana hızla duyuruluyor. Bunu çıkarına kullanan markalar ve firmalar olduğu gibi, bunu bir sosyal sorumluluk ve dahası görev edinerek dünyayı daha iyi bir yer yapma amacına uygun hareket edenler de mevcut. İşte veganlık ve vegan düşünce tarzı tam da burada devreye giriyor.
Sadece yemek konusu üzerinden değil, ihtiyaç ve zevk noktalarını da göz önünde bulundurark bir hayat şekli benimseyen veganlar, hayvanların yaşam hakları üzerinden yola çıkarak, doğal ve çevresel koşulların iyileştirilmesi noktasında da başı çeken grubu oluşturuyorlar. Hayvanların bir endüstri malı olarak düşünülmesi, pek tabii doğaya verilen zararı, kaynakların bilinçsizce kullanılması, kimyasal ve sağlığa zararlı ürünlerin sadece para kazanmak için sonuçlarını düşünmeden etrafa saçılması yaşadığımız dünyayı kirleten en büyük sebep.
Bu değişkenler bir araya geldiğinde denge sarsılmış ve iklim değişikliğinden küresel ısınmaya, doğal kaynakların tüketilmesinden zararlı gazların salınımına, tarım alanlarının yok edilmesinden depremlere kadar birçok felaket de tetikleniyor. Bir süre sonra da geri dönülemez şekilde kayıplar oluşması kaçınılmaz oluyor.Belki de veganların, dünyaya duyurmaları gereken ilk şey, küçücük bir hatanın ve hareketin bile nasıl büyük sonuçlara yol açabileceği olmalıdır. Hayvanların doğal yaşam alanlarına amaçsızca müdahale edilirken aslında insanların kendi hayat standartlarını da fark etmeden alt üst ettikleri gerçeği, net ve açık şekilde yüzlerine vurulmalıdır.