Bu yazımda, çokça soru gelen konulardan birine değinmek istedim, vejetaryenlik. Vejetaryenlik nedir, yogada neden vejetaryen beslenme önerilmektedir, yoga yapanların vejetaryen olması şart mıdır, vejetaryenlik çeşitleri nelerdir? gibi tüm sorularınızın cevabı için hemen başlayalım.
Vejetaryenlik Nedir?

Vejetaryenlik deyince genelde akla en sık gelen soru şu oluyor: “Mesele bir canlıyı öldürmemekse bitkiler canlı değil mi?” Şu bir gerçek ki, bir canlı hayatta kalabilmek için başka bir canlıyla beslenmek zorundadır; nefes aldığımızda bile birtakım mikroorganizmalar ölmektedir. Dolayısıyla yogada 8 basamaklı yol içinde ilk sırada yer alan “ahimsa” yani “zarar vermeme” ilkesini tam anlamıyla başarabilmek mümkün değilse de verilen zarar mümkün olan en az seviyeye indirilmelidir. Aslında burada önemli olan bilinçlilik derecesidir. Bilinçlilik üst seviyeden alt seviyeye doğru sıralandığında sıralama şu şekildedir: Üst Realiteler > İnsan Dünyası > Hayvan Dünyası > Bitki Dünyası > Mineral Dünyası.

Hiçbirimiz, daha üst bilinçlilikte olan insandan yemeye başlamıyoruz. Bunun etik olmayacağını bilerek, bir alt dereceli hayvandan başlıyoruz. Ancak, bitkilerin hayvanlardan daha alt seviyeli bir bilince sahip olduğu biliniyor. Bu nedenle yogada önerilen, eğer mümkünse (yoga yapmak için vejetaryen olmak zorunluluk değildir); doktor kontrolünde sağlığımız elveriyorsa, mesela sebzeye karşı alerjimiz yoksa veya et yemediğimizde vücudumuzda başka bir sıkıntı oluşmuyorsa, bulunduğumuz koşullarda kendi varoluşumuz için yeterli miktarda sebze, meyve, bakliyat bulabiliyorsak hemen ete başvurmamaktır. Bunu yaparken protein alımımıza dikkat etmemiz önemlidir. Sağlığımızda bir problem oluşması, sebzenin meyvenin nadir yetiştiği dağlık bir bölgede uzun süre bulunulması gibi zorunlu kalınan durumlarda hayvana geçilebilir. Bir üst bilinçlilikte olan kendimizi de korumamız gerekmektedir. Hayvanın da bulunmadığı uçak kazası gibi durumlarda insan bile yendiği ile ilgili hikayeleri duymuşsunuzdur.
Tabii ki tek konu bilinçlilik derecesi değildir; ya da diğer bir deyişle vejetaryenliğin tek sebebi öldürmemek değildir. Gelelim enerjiden nasıl yararlandığımıza…
Neden Vejetaryenlik?

Enerji kaynağı olarak güneş enerjisi çok önemlidir. Güneş olmadan hayat olmamaktadır. Bitkiler fotosentez yoluyla güneş enerjisini direkt olarak alırlar. Bizler de bitki yediğimizde birinci elden alırız. Et yediğimizde; etini yediğimiz hayvanın otobur olması durumunda ikinci elden, etobur olması durumunda üçüncü, dördüncü, beşinci elden alırız. Böylece aldığımız enerjinin kalitesi gitgide düşer.
Diğer yandan; yoga felsefesinde gıdalar “Satvik, Rajasik, Tamasik gıdalar” olmak üzere kategorilere ayrılmıştır. Buna göre Satvik gıdalar zihnimizi sakinleştirir, saflaştırır, bedenimizi besler, enerjimizi dengede tutar; bu nedenle tercih edilmelidir. Rajasik gıdalar bedenimizi aşırı hareketlendirir, zihnimizi zaptedilemez derecede heyecanlandırır, dengemizi bozar. Tamasik gıdalar ise öfke, açgözlülük gibi düşüncelerin artmasına sebep olur, aklımızı da bedenimizi de beslemez, tersine bağışıklık sistemimizi zayıflatır. Tamasik gıdalar bedene alındığında beden de tamasik hale gelir. Et de tamasik gıdalardandır. Aşağıda hangi gıdaların hangi kategoriye girdiğini sizlerle paylaşacağım. Bununla beraber, her yiyecek her kişide aynı etkiyi yaratmayabilir. Kendi Satvik gıda listemizi kendimiz de oluşturabiliriz.
Yoga Felsefesinde Gıdalar

Satvik Gıdalar: Taze meyve ve sebzeler, bakliyat, kuru yemiş, taze süt, yulaf ezmesi, mısır gevreği, esmer undan yapılmış ekmek, her türlü bitki tohumu, çimlendirilmiş tohumlar…
Rajasik Gıdalar: Çok keskin baharatlar, otlar; acı, ekşi, tuzlu, sıcak, kuru yiyecekler; kahve, çay gibi uyarıcılar, balık, yumurta, çikolata…
Tamasik Gıdalar: Çürümüş, ezilmiş yiyecekler, mantar, et, alkol, tütün, soğan, sarımsak, sirke, aşırı yemek yemek…
Vejetaryen beslenme önerilerinin diğer sebeplerinden bazıları da şöyledir:

-Bir kişinin yediği bir tabak ete karşılık, tahıl ile bir oda dolusu insanın karnı doyabilmektedir (8 kilo tahıl karşılığı yarım kilo sığır eti alınabilmektedir). İnsanları besleyebilecek tahıllarla özel çiftliklerde hayvanları besleyerek dünyadaki açlık artmaktadır.
-Yaklaşık yarım kilo etin üretimi için bir sığır 4 litreye yakın su tüketir (Tarıma gerekli suyun 8 katı).
-Hayvan yemi olarak kullanılan tahılların üretimi toprak erozyonunu arttırır.
-Kişiye 500 kalori sağlayan yarım kilo etin üretimi için hayvana yedirilmesi gerekli yemin üretimine harcanan kalori 20.000’dir.
-Hayvancılığa verilen önemle, sebze-meyve ve gübre ithal edilmek zorunda kalmaktadır.
-Bedenimiz vejetaryen beslenmeye uygundur.
-Hayvanlar kesileceğini hissedince olumsuz hormonlar salgılar, yenince bu salgılar insana geçer.
-Hayvanlara verilen antibiyotik ve ilaçlar, et piştiğinde yok olmaz ve yendiğinde insana geçer. Kanser, kalp, damar sertliği, verem gibi hastalıklara sebep olur.
-Hayvandaki Deli Dana, Şap gibi hastalıklar insana bulaşabilir.
–Araştırmalar sonucu, vejetaryenlerin daha uzun yaşadığı ortaya çıkmıştır. Et yememek sanıldığı gibi bünyeyi zayıflatmaz. Doğada gücünden şüphe etmediğimiz hayvanlar otoburdur. Pek çok sporcunun tercihi de vejetaryen beslenme olmaktadır.
-Hayvansal protein almak günümüzde maddi açıdan büyük bir kesimi zorlamaktadır.